sozlertr
  İbn Arabi
 

İbn Arabi

Muhiddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed b. el-Arabî, el-Hâtımî et-Tâî, el-Endülüsî
Ibn Arabi.jpg
İbn Arabi (ks) Temsili Resmi
Doğumu
7 Ağustos 1165'te (H.27 Ramazan 560)
İspanya Mürsiye (Endülüs) - Spain/Murcia
Ölümü
1240
Şam / Suriye

 

 

  • "İbadetlere neş'eli olarak başla"
  • Dünyadaki her şeyin Allah katında belirlenmiş bir ecele kadar devam ettiğini bilmemiz, benliğimize izzet kazandırır.

 

  • Bazen namazda veya oruçta bulamadığın feyzi, belâ ve mihnette bulursun.
  • Sıkıntılar mevhibelerin sergisidir.
  • Üstüne ilâhî mevhibelerin yağmasını istiyorsan, fakr ve ihtiyaç hâlini ıslah et. “Sadakalar ancak fukara içindir.” (et-Tevbe, 60)
  • Vasıflarını O’nun sıfatlarından yardım gelecek şekilde tahakkuk ettir. Zilletini O’nun izzetini celbedecek şekilde, acziyetini O’nun kudretinden imdat gelecek şekilde ve zaafını O’nun havl ve kuvvetinden yardım görecek sûrette (düzelt ve) tahakkuk ettir.
  • Bazen istikameti kemâle ermemiş kişi, kerametle rızıklandırılabilir.
  • Cenâb-ı Hak sürekli olarak bir işi senin için neticelendirip semerelendiriyorsa, bu, Allah Teâlâ’nın seni o iş üzere ikâme ettiğinin delilidir.
  • Bir kişi kendi ihsan ve iyiliğinin bolluğundan bahsedip duruyorsa elinden çıkıveren bir kötülük (onu mahcup edip) susturuverir. Ama Allâh’ın ona ihsanının bolluğundan bahsedip duran kişi, elinden kötülük de zuhur etse susmaz (Allâh’ın ihsanından bahsetmeye devam eder).
  • ehlinin kalbî nurları sözlerinden önde gider. Böylece nurlandırdıkları yere sözlerinin tesiri de ulaşmış olur.
  • Her söz sâdır olduğu kalbin kisvesine bürünmüş hâlde ortaya çıkar.
  • Mânevî tabir için izin verilmiş kişinin sözleri dinleyenler tarafından anlaşılır ve onun

işaretleri insanlara gayet açık görünür.

  • Bazen, izhar etmene izin verilmeyen sırlar, sana nurları sönük bir hâlde görünür.
  • Hakikat erbabının ifadeleri ya vecdlerinin coşkunluğu sebebiyle ya da müridi irşâd etmek kastıyladır. Birincisi sülûk ehlinin, ikincisi ise tahkik ve temkin ehlinin hâlidir.
  • Söz ve ibareler dinleyenler topluluğu için azık mesabesindedir. Senin o azıktan nasibin ancak yediğin kadarıdır.
  • Bir makamdan, ona yenice gözlerini çevirip bakan kişi de bahsedebilir, o makama çoktan ulaşmış kişi de. Bu ancak basiret ehline açık (bir fark)tır.
  • Sâlik, vâridat ve ilhamlarını anlatmamalıdır. Bu, hem vâridatın tesirini azaltır hem de onun Hakk’a karşı sadâkatine mânî olur.
  • İnsanlardan bir şeyler almak için elini uzatma. Ancak onların sûretinde verenin Allah Teâlâ olduğunu görürsen alabilirsin. Bu takdirde de ilmin sana mubah kıldığı kadarını al.
  • Bazen ârif kişi ihtiyacını Allâh’a bile arz etmekten hayâ eder. Çünkü onun takdiriyle yetinmektedir. Bu böyleyken Allâh’ın kullarına nasıl olsun da arz-ı ihtiyaç etsin.
  • İki iş arasında mütereddit kaldığın zaman nefse daha ağır gelenini tercih et. Zira nefse haktan gayrısı ağır gelmez.
  • Nâfilelerde acele edip, farzlarda tembel davranmak hevâya uymanın alâmetlerindendir.
  • Farz ibadetlerin îfâsı, sen onları erteleyip durmayasın diye belli vakitlerle sınırlandırılmış; senin irade payın olsun diye de genişçe bir zamana yayılmıştır.
  • Allah Teâlâ, kulların sâlih amel işleme arzusunun az olduğunu bildiği için ibadeti farz kılmış ve onları farziyet zincirlerine vurarak cennetine sevk etmiştir.
  • Cenâb-ı Hak sana hizmeti (ibadeti) farz kılmakla aslında cennetine girmeyi farz kılmıştır.
  • Allâh’ın, kendisini şehvetten kurtarıp gafletten uyandırmasını uzak gören kimse, -hâşâ- O’nun ilâhî kudretini âciz görmüş olur. Allah Teâlâ her şeye muktedirdir.
 
  Bugün 20861 ziyaretçi (24422 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol